Genç sayılabilecek bir yaşta, hayatım darbelerle mücadeleyle geçti desem yanlış olmaz. 28 Şubat’ta emniyette görevli genç bir komiserken gazetelere ilan verip askerler laikli adına demokrasiyi katlederken “laikliğin ve demokrasinin bekçileriyiz” diye tavır koymuş, o dönem Hasan Celal Güzel’in önderlik ettiği anti-darbeci yayınlarda yazılar yazmış birisiyim. Daha sonra Ergenekon ve Balyoz darbe girişimlerinde yine aynı şekilde darbecilere karşı dik durdum.

Her dönem şunu söyledim yazdım: Darbelere karşıyım, darbeciler umarım beni Tayyip Erdoğan’ı savundurmak zorunda kalmazlar. Darbe girişimi olursa yine Erdoğan’ı savunurum dedim. Bugün darbe girişimi oldu fakat maalesef Erdoğan savunulacak bir yede değil. O da darbeciler gibi Anayasa’yı yasaları tanımıyor. Bir başka tür darbeci de o. Bu nedenle en iyisi susmak.

Darbe girişimi olduğu andan itibaren en büyük korkum SOKAK ÇATIŞMALARIYDI. Darbenin tutmayacağını tahmin ederek DARBE KÖTÜDÜR, insanlar ölmesin sokağa çıkmayın twitleri attım. Twitlerim ortada. Darbe olduğu anlaşıldıktan itibaren hemen hemen attığım her twitin sonuna büyük harflerle DARBE KÖTÜDÜR yazdım.

Önce ve son bir kere daha TÜM DARBECİLERİ EN DERİN NEFRETLE LANETLEDİKTEN SONRA şunları yazamadan edemeyeceğim.

Bu yazı benim için -şimdilik ve daya yeni bir umut görene kadar- Türkiye ve Türk siyaseti adına yazdığım -muhtemelen- son yazılardan biri. Ben 30 Mart 2014 tarihinde onca yolsuzluğa rağmen insanlar gidip AKP’ye oy verince Türkiye’de SÖZÜN BİTTİĞİNİ görmüştüm. Bu vesileyle bir çok yazar köşesine çekildi yazı yazmayı bıraktı.

Ancak ben SÖZ BİTSE DE MÜCADELE HENÜZ BİTMEDİ, diye düşünerek AKP diktatörlüğü ile kendi çapımda, ve kendi imkanlarım ölçüsünde, web siteleri kurarak, internet yayınları yaparak, dilim döndüğünce olanları anlatmaya çalışarak MÜCADELE etmeye devam ediyordum.

Ancak 15 Temmuz itibariyle MÜCADELE dönemi de bitti. En azından benim için mücadele bitti. Tam Erdoğan diktatörlüğü uluslararası alanda yalnızlaşmış, IŞİD ve Rüşvet davaları uluslararası mahkemelere düşmüş, yolsuz bakanları ve çevresi dünyayı dolaşamaz olmuş, Putin’den İsrail’e bu yalnızlığı kırmak için dün dediklerini bugün yemeye başlamış bir iktidarı  yakalamış, muhalefet moral üstünlüğü ele geçirip anti-demokratik bir AKP iktidarını ahlak ve moral bakımından köşeye sıkıştırmışken böylesi APTALCA DİKTATÖRLÜK girişim bir darbeye girişen ALÇAK DARBECİLER her şeyden önce bizim MEŞRU MÜCADELEMİZE darbe vurdu. Bu darbe girişiminden sonra maalesef MEŞRU MÜCADELE bitti. Bundan sonra AKP ile mücadele eden kim varsa DARBECİLERE DESTEK oluyor konumuna gelecek/getirilecek. Bu nedenle ben -şimdilik- kalemimi duvara asıyorum. Türkiye’ye dair gazete yazılarına ara veriyorum.

Bir yanda olanca samimiyetiyle, karınca kararınca yürtülen bir MÜCADELE ve bu mücadeleye aptalca ve hunharca darbe yapan darbeciler, öbür yanda emir kulu mehmetçiği BOĞAZ KÖPRÜSÜNDE BOĞAZLAYAN IŞİD kafalı katiller. Bu millete bu sisteme kim ne anlatabilir? Bu ortamda kim hangi meşru mücadeleyi yapabilir?

Baz Haber alıntı haberler ve katkı veren kalemlerin desteğiyle yayına devam edecek ancak ben yazı yazmayacak, Baz Haber’in şahsi twitter hesabımdan attığı otomatik twitlerden başka, -çok gerekmedikçe- twit atmayacağım. 

Bu vesileyle Darbeye dair görüşlerimi daha doğrusu kuşkularımı da şurada ifade edeyim:

Böyle darbe olmaz böyle darbe görmedik fasılları ayrı. Benim kuşkum daha farklı alanlarda:

  1. Gülen Cemaatinden kiminle konuşsam, çok şaşkın, çok öfkeli, çok üzgün. Tam cemaat uluslararası alanda masum ve mazlum bir yapı olarak onaylanmışken, böylesi hunharca darbe girişimi en fazla CEMAATE zarar vermek için yapılır. Bu darbe Erdoğan’a değil Cemaate yapıldı diyorlar ki, haklılar.
  2. Cemaatin orduda bu kadar çok sayıda subayının olduğunu kesinlikle kabul etmiyorlar bu açıdan çok şaşkınlar.
  3. Darbenin üzerinden 24 saati geçmeden 3000’den fazla rütbeli asker, ki çoğunluğu, subay, tutuklandı. Bu Hükümetin darbe girişiminden veya böylesi bir tasfiye palanının önceden haberdar olduğunun göstergesi. Bekir Bozdağ’ın açıklamalarına göre tutuklu sayısı 6000’i geçecek görünüyor.
  4. Ordunun içinde bu kadar çok cemaatçi subayın olduğuna kimse inanmıyor. Ben de inanmam. Emniyette bile Cemaatçi ağırlığı bilinen bir kurumda toplam tasfiye edilen rütbeli personel sayısının 2000’i bulmadığını söyleyecek olursak, yani Cemaatin emniyette bile rütbeli adamının 2000 kişi olmadığını düşünecek olursak bu kadar çok sayıda subayın CEMAATÇİ olduğuna inanmam mümkün değil.
  5. Dünyanın hiç bir yerinde bunca büyük bir cunta olmaz. Cuntalar, 60 ihtilalinden çok iyi bildiğimiz gibi, dar dairede, çok küçük bir subaylar grubundan oluşur.
  6. Bu darbe girişimine bu kadar çok sayıda subay katılmışsa bu darbe girişimi KESİNLİKLE yukarıdan aşağıya, yani KUVVET KOMUTANLARININ bilgisi ve onayı olmadan kurulamaz.
  7. Anladığım kadarıyla bu darbe planı KUVVET KOMUTANLARI DAHİL tüm komuta kademesinin bilgisi ve onayı dahilinde organize edildi. Ancak son anda, muhtemelen İSTİHBARATIN girişimleriyle komuta kademesinden bazı subaylar darbe girişiminden vazgeçirildi. Ya da subaylar astlarını bilerek sattı, onları tuzağa düşürdü. Darbeciler zaten yola çıkıp, darbe organizasyonuna başladıkları için, ortada Whatsapp yazışmaları dağil bir çok delil olduğu ve suçları sabit olduğu için KOMUTANLARI kendilerini satmasına rağmen böylesi aptal ve acemice bir işe giriştiler.
  8. Muhtemelen darbeciler de bu nedenle son anda kendilerini satan KOMUTANLARINI rehin alarak darbe girişimine başladılar.
  9.  İşte  bu noktada ben DARBECİLERİN bizzat kendi komutanları tarafından tuzağa düşürüldüğünü düşünüyorum. Mahkeme sürecinde kuvvet komutanları, hatta Genelkurmay başkanının da darbeden bilgisi ve onayı olduğu ortaya çıkarsa hiç şaşırmam.
  10. MİT’in bu kadar büyük bir cuntanın, hem de Whatsapp yazışmaları yaparak darbe planı organize eden bir cuntanın varlığından haberdar olmaması imkansız. MİT’i geçtim dünyanın en berbat bir istihbarat teşkilatı bile bu kadar büyük bir cunta yapılanmasından haberdar olur. O halde neden müdahale edip, bunca ölümün önüne geçmek istemediler?
  11. Belli ki Darbe planı çok yükseklerde yapıldı, sonra komutanları arkalarından çekilince askerler keklik gibi avlandı ve orduda NATOCU olarak bilinen batı yanlısı subaylar tasifye edildi. Avrasyacı olarak bilinen ERGENEKONCU subaylar diğerlerini bir harekete tasfiye etti.
  12. Darbe bitmesine rağmen hükümetin DARBE TEHLİKESİ HENÜZ geçmedi diye insanları sokakta tutmasının nedeni ordu içindeki bu yarılmadan kaynaklanıyor olmalı.
  13. VE EN ÖNEMLİSİ KUŞKUM ŞU: Bu darbe TUZAĞI OSLO’DA VERİLEN SÖZLERİN YERİNE GETİRİLMESİ İÇİN KURULMUŞ BİR TUZAKTIR.
  14. Hatırlayacak olursanız OSLO MUTABAKATLARINA HAKİM bir kaynağımdan aktararak 2013 yılında bir bilgiyi paylaşmıştım. PKK ve Oslo’nun aracısı İNGİLTERE ile varılan bir anlaşmaya göre bölgede savaşan askerler SAVAŞ SUÇLUSU OLARAK YARGILANACAK demiştim. 
  15. Darbe girişiminden sonra gerek GÜNEYDOĞU’DA savaşan askerlerin gerekse onların komutanı 2. Ordu komutanının gözaltına alınması bana İSTER İSTEMEZ OSLO’DA VERİLEN SÖZÜ HATIRLATTI.
  16. GÜNEYDOĞU’DA SAVAŞAN ASKERLERİ başka türlü yargılamak mümkün olmadığına göre DARBE TUZAĞINA ÇEKEREK OSLO’da verilen sözler mi yerine getiriliyor?
  17. EĞER YAKIN BİR ZAMANDA PKK İLE ÇÖZÜM SÜRECİ YENİDEN BAŞLATILIRSA KESİN KANAAT GETİRECEĞİM Kİ BU DARBE GİRİŞİMİ OSLO’DA VERİLEN SÖZLERE BİNAEN KURULMUŞ BİR TUZAKTI. Şapşal darbeci askerler de bu tuzağa düşüp keklik gibi avlandılar. Şimdi görünürde DARBECİ olmaktan yargılanıyorlar, ömür boyu hapislerde çürüyecekler ama asıl gerekçe OSLO’da verilen sözler olacak.
  18. Muhalefet bunu anladığında zaten PADİŞAHLIK ilan edilmiş olacak. Zaten ortada adam gibi muhalefet olsa ne darbe olurdu, ne de Erdoğan şimdi bu kadar rahat ülkeyi kaosa sürüklerdi.
  19. Benden bu kadar -şimdilik ve Türkiye’de mucizeler olup umut belirene kadar- hoşça kalın..

 

 

Haberimizi okuduğunuz için teşekkürler…

Okuduğunuz bu metinler sesi kısılan, nefesi kesilen insanların sesine ses, nefesine nefes verme çabası. Bu çaba, karınca kararınca Nemrut'un ateşine karşı "yerimiz belli olsun" çabası. Bu çaba, 'zalim zulmederken sen ne yaptın?' diye sorulduğunda "dik durdum" deme çabası. Bu çabanın devam etmesini isteyen dostlarımız aşağıdaki ürünü alarak destek verebilirler. Desteğiniz için yürekten teşekkürler.

Bu yayınların devam etmesi için verdiğiniz destek için çok teşekkürler...