Yıllar sonra AKP ile PKK arasında ilan edilen ateşkes bozuldu. Tartışmasız ateşkesi bozan taraf AKP oldu. 2012 yılında ilan edilen ateşkesten sonra PKK bölgede ağırlığını hissettirdi. Seçimlerden sonra ne yaptıysa seçimlerden önce de onları yapıyordu. Seçimlerden önce PKK’nın yaptıklarını görmezden gelip, askeri polisi, PKK ile karşı karşıya getirmemek için sokağa bile çıkarmayan, kışlasına ve karakoluna hapseden AKP, seçimlerden sonra birden PKK mevzilerini bombalamaya başladı?

PKK ekstra bir şey yapmaksızın, AKP birden bire ateşkesi bozdu ve PKK’ya saldırmaya başladı. Ben PKK’ya açıkça karşı çıkan, bu nedenle PKK tarafından tehdit edilmiş biri olarak okurlarıma yalın gerçeği anlatmak durumundayım. Çatışmasızlık sürecini AKP bozdu….

Peki AKP bu çatışmasızlığı neden bozdu?

Bu soruya ilişkin farklı analizler var. Birincisi aslında AKP’nin niyeti zaten seçimlere kadar çatışmasızlık sağlamaktı. Hatta Erdoğan’ın MİT müsteşarı Hakan Fidan’a “Öcalan’ı kullanarak PKK’ya seçimlere kadar ateşkes ilan ettir” dediği daha önce yazıldı. Bu tez üzerinden bakıldığında aslında çatışmalar beklenen bir gelişmeydi…

İkinci tez, iç politikaya yönelik. Erdoğan HDP’yi erken seçimde baraj altında bırakmak için PKK ile çatışmaları başlattı. Bu tez de en az birinci kadar güçlü ve sağlam verileri olan bir tez. Hem Erdoğan böylesi şeyler yapabilir, hem de erken seçimin geldiği gün gibi ortada…

Üçüncü tez, Amerika Birleşik Devletleri ile varılan anlaşmanın bir yansıması. Erdoğan IŞİD’e karşı ABD ile anlaşınca bu anlaşmayı fırsat bilip PKK’ya da vurarak hem tabanını kaybetmiyor, hem de PKK’yı Suriye’de belli bir çizgide tutmak istiyor. Bu tezin de kabul edilebilir tarafları var…

Bu tezlerin üçü de doğru olabilir. Üçünün de bir kısmı aynı anda doğru olabilir. Ancak dördüncü tezin daha kuvvetli bir ihtimal olduğunu düşünüyorum. Bu tez çok az kişi tarafından dile getirildi.

Buna göre Ankara Hakan Fidan’ın başını çektiği MİT’in şekillendirdiği güvenlik ve dış politika ekseninden vaz geçiyor. Fidan’ın üstünden geliştirilen tüm politikalar iflas etti. Tarih, MİT ve Türkiye’nin güvenlik tarihinin en başarısız MİT müsteşarı Hakan Fidan olarak kaydedecek. Fidan’ın elini attığı ne varsa fiyaskoyla, hatta kaosla sonuçlandı.

Suriye’de, Mısır’da, Çözüm sürecinde, hatta Gülen cemaatiyle savaşta MİT’in giriştiği tüm operasyonlar AKP’ye ağır faturalar olarak dönmeye başladı. Gün geçtikçe yeni faturalar gelmeye başlayınca AKP artık en eski düzene, askerin ağırlıkta olduğu güvenlik düzenine dönmenin daha yararlı olacağını düşündü.

AKP açısından askerin öncülüğündeki güvenlik politikaları MİT’in öncülüğündeki güvenlik politikalarından daha az riskli.

AKP son on yılda her zaman başarısızlığın faturasını yükleyecek bir muhatap aradı. 2010’a kadar başarısızlığın faturasını siyaseten askere yüklüyordu. 2010-2013 arasında başarısızlığın sorumlusu olarak Cemaati suçladı.

Ancak 2012’den sonra Cemaatle arası açılmaya başlayınca tüm sorumluluğu AKP üstlenmek zorunda kaldı. Özelikle MİT’in IŞİD ve El Kaide’ye taşıdığı silah görüntüleri toplumda yeni yeni etkisini göstermeye başlıyor.

MİT tamamen siyasallaşmış bir kurum olduğundan dolayı, MİT ne yaparsa fatura AKP’ye kesiliyor. Bu yüzden AKP yeni dönemde başarısızlıkları yıkabileceği bir yapı arıyor. Bunun için askeri öne sürüyor olabilir. 

Ayrıca yeni bir koalisyonun da kurulması gündemde. Bu nedenle AKP artık MİT’in daha ikinci planda olduğu askerlerin daha ön planda olduğu bir güvenlik politikası uygulamayı deneyecektir. Nitekim son bir yılda hiç duymadığımız kadar MGK yeniden gündeme geldi. Askerler yeniden gazete manşetlerinde yer almaya başlandı. YAŞ kararları yeniden konuşulmaya başladı. Güvenlik toplantılarında askerler daha görünür olmaya başladı. Davutoğlu neredeyse her hafta Genelkurmay Karargahından göründü vermeye başladı. Bütün bunlar bize Ankara’da güvenlik siyasetinin merkezinin MİT merkezinden Genelkurmay’a kaydığını gösteriyor.

Bu yeni güvenlik politikasının doğrudan ve dolaylı sonuçları olacak. MİT’den farklı olarak askerler, bölgede hakimiyetin yeniden kurulmasını isteyecektir. MİT’in ayak oyunlarının ülkeyi bir yere götürmediğini gördüler. Bu nedenle askerler inisiyatif almaya başlıyor. Daha doğrusu AKP bu inisiyatifi askere bırakıp kaçmak istiyor.

Eğer durum böyle değilse bile, bu aşamadan sonra artık mecburen asker öne çıkacak. PKK ve IŞİD ile çatışan askerin politikalarını da AKP’li müsteşar Hakan Fidan belirlemeyecektir. En azından asker buna izin vermez…

 

 

 

 

 

Haberimizi okuduğunuz için teşekkürler…

Okuduğunuz bu metinler sesi kısılan, nefesi kesilen insanların sesine ses, nefesine nefes verme çabası. Bu çaba, karınca kararınca Nemrut'un ateşine karşı "yerimiz belli olsun" çabası. Bu çaba, 'zalim zulmederken sen ne yaptın?' diye sorulduğunda "dik durdum" deme çabası. Bu çabanın devam etmesini isteyen dostlarımız aşağıdaki ürünü alarak destek verebilirler. Desteğiniz için yürekten teşekkürler.

Bu yayınların devam etmesi için verdiğiniz destek için çok teşekkürler...