Postmedya’nın haberine göreözellikle yandaş medyanın geçirdiği evreler ve tetikçi gazetecilik örneği…

28 Şubat, basın tarihimizde kara bir leke olarak geçen “yüz karası” denebilecek bir dönemdi.

Gazete sayfalarında ve televizyon ekranlarında milyonlarca insanın inançları aşağılanıyor, postmodern darbe sürecinin yapı taşları döşeniyordu.

Gazete manşetlerini generallerin attığı bir dönemdi 28 Şubat.

Sabah, Hürriyet ve Milliyet’in başını çektiği gazeteler, provokatif yayınlarıyla, 28 Şubatçıların değirmenine su taşıma vazifesini üstlendi.

Bugün Havuz medyasının amiral gemisi olarak vazifelendirilen Sabah Gazetesi, 28 Şubat’ta da linç kampanyalarının en ön safındaydı.

Çevik Bir ve Erol Özkasnak, telefonla talimatları verir, yani “tak” emreder, Erdal Şafak’ın Yazı İşleri Müdürü olduğu Sabah da “şak” diye bu emirleri yerine getirirdi.

Erdal Şafak’ın beyin yakımında yer aldığı Sabah’ı yöneten ekip, Refah-Yol’u Hükümeti’ni devirmeye yönelik “Paşa paşa imzaladı” , “Hoca devri bitti” , “Hoca yine ateşle oynuyor”, “RP kapatılıyor” , “Tarih Çiller’i affetmeyecek” , “İşte Fadime’nin suçladığı adam” , “Karadayı’dan Humeyni dersi” , “DYP Milletvekillerine açık çağrı. Tarihi görev sizi bekliyor” , “Paşa’nın öfkesi (Erbakan’a hakaret eden Osman Özbek için), “Hoca bu imza senin değil mi?” “Ateşle oynuyorlar” , “Darbesiz indiririz” , “Refah’ın Harp Okullarına Sızma Planı” , “Erbakan devre dışı” , “Refahyol’u Baba bitirdi” , “Refah’a 3 uyarı” , “Muhtıra gibi brifing” ve “Genelkurmay’da düşman değişti” gibi onlarca manşet attı..

1(508).jpg

Sabah bugün olduğu gibi o dönemde de Fethullah Gülen ve Hizmet Hareketi’ne amansız düşmanlık ediyordu.

Hizmet Hareketi aleyhine müthiş bir linç kampanya başlatıldı. Montajlanmış, başı sonu kesilmiş ve bağlamından koparılmış kasetlerle tam bir linç operasyonu yapıldı.. Sabah, 19 Haziran 1999’dan itibaren, Fethullah Gülen’i hedef alan “Maske düştü” , “İdam talebi” , “Asıl hedef Ordu”, “Fethullah’ın ölüm komandoları” gibi manşetlerle, ‘Gülen Cemaati’ni Bitirme Operasyonu’nda baş aktör oldu.

2(491).jpg

20 Haziran tarihinde yayınlanan “İdam talebi” başlıklı haberde “DGM Savcısı Yüksel, Fethullah Gülen hakkında idam istemiyle 146’ncı maddeden dava açmaya hazırlanıyor” denirken, 22 Haziran tarihli “Fethullah’ın ölüm komandoları” başlıklı manşette de, “MGK’ya sunulan raporda Fethullah Gülen’in nihai amacının İslam devrimi olduğu, bu amaçla 3 bin intihar komandosu yetiştirmeyi planladığı bildirildi” ifadelerine yer veriliyordu.

3(349).jpg

O dönemin 28 Şubatçı ruhu, “Hoca yine ateşle oynuyor” ve “İdam talebi” manşetlerini atan ekipten olan Sabah’ın Genel Yayın Yönetmeni Erdal Şafak’ta yaşıyor.

28 Şubat’ta Sabah’ın Yazı İşleri Müdürü olan Erdal Şafak, bugün de 28 Şubat’takiyle aynı hınç ve öfkeyle ve ne yazık ki ‘patron desteği’ ile Gülen Cemaati’ni hedefe alan haberlerle dolduruyor Sabah’ı.

O dönemde emri Genelkurmay ve Çevik Bir veriyordu; şimdi Saray veriyor.

Sadece emir verenler değişti; isimler ve yaptıkları linç kampanyaları aynı.

Sadece Erdal Şafak değil elbette şu an yandaş medyada en ön safta bulunan kalemşorlar.

Yine o dönem Sabah-ATV’nin yönetim ekibinde olan ve montaj kasetlerin mimarı olarak bilinen Mahmut Övür, bugün AKP adına kalemşorluk yapıyor.

Hatta Can Dündar’a “Ajan, Casus” diyecek kadar alçalarak yapıyor bunu.

Havuz’un tetikçi “medya sitesi”nin başındaki kalemşor da 28 Şubat’ta Radikal’de “tarikat avcılığı” yapıyordu.

Bir kaç yıl öncesine kadar “Türbanlı porno” dosyası hazırlayacak seviyede devam ettirdi 28 Şubatçı çizgisini. Şimdi AKP adına tetikçliğin en pespaye örneklerine imza atıyor.

Sevilay Yükselir ve Mehmet Ali Önel’den bahsetmeden geçmek olmaz tabi.

Sebebi henüz anlaşılamayan bir şekilde her iki isim de bir süre önce Havuz gemisinden inseler de, 28 Şubat’ı mumla aratacak rezilliklere imza attılar AKP adına.

Etyen Mahçupyan ve Yusuf Kaplan’la giriştiği kavga ile son dönemde adından söz ettiren Yiğit Bulut’u da sayalım.

2009’a kadar azılı bir AKP ve mütedeyyin düşmanı idi. Yalçın Küçük’ün evinden çıkmaz, AKP’nin kapatılması için makaleler döktürürdü.

Şimdi Erdoğan’ın önünde, İslamcı isimleri “münafık” diye yaftalamakla meşgul.

Evet işte bu isimler 28 Şubat’ın o utanç verici manşetlerine, operasyonel haberlerine imza atan isimlerden bazıları..

Ve operasyonlarına günümüz muktedirlerinin istekleri doğrultusunda Havuz sistemiyle kurulan gazetelerden devam ediyorlar..

Yıllar geçiyor güç sahipleri el değiştiriyor ama basında yer alan bu gazeteci görünümlü kişiler değişen iktidarla birlikte dönüşüme uğruyor; her devrin ‘’kullanışlı gazetecileri’’ olarak medyada yer almaya devam ediyorlar..

Haberimizi okuduğunuz için teşekkürler…

Okuduğunuz bu metinler sesi kısılan, nefesi kesilen insanların sesine ses, nefesine nefes verme çabası. Bu çaba, karınca kararınca Nemrut'un ateşine karşı "yerimiz belli olsun" çabası. Bu çaba, 'zalim zulmederken sen ne yaptın?' diye sorulduğunda "dik durdum" deme çabası. Bu çabanın devam etmesini isteyen dostlarımız aşağıdaki ürünü alarak destek verebilirler. Desteğiniz için yürekten teşekkürler.

Bu yayınların devam etmesi için verdiğiniz destek için çok teşekkürler...